bakırköy belediye tiyatroları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bakırköy belediye tiyatroları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Şubat 2014 Pazar

Fahişe İrma ile Çaylak Metin’in aşkını konu alan Sokak Kızı İrma, aşkın düzen yıkan ve kendi düzenini kuran tarafına gönderme yapan komik, eğlenceli bir oyun. Aşkın gücüne hala inanlar için…

Bakırköy Belediye Tiyatroları
Bir fahişeye aşık olsaydınız ne olurdu? Onun için hapse girer, yaptığı işi bırakması için saplandığı bataklıktan çıkması için elinizden geleni yapar mıydınız? Kıskançlığınız sizi yiyip bitirirken erkeklik onurunuzu ayaklar altına alıp bir fahişeye aşık olur muydunuz? Ya siz bir fahişe olsaydınız ve canınızı riske atıp bir erkeğin sevgi sözcüklerine inanıp dünyaya karşı gelir miydiniz?
Haldun Dormen yönetimindeki Sokak Kızı İrma temiz kalpli bir delikanlının bir fahişeye olan aşkını komik, eğlenceli bir anlatımla sahneye taşıyor. Aşkın gücüne hala inanlar için seyredilesi bir oyun.

Aşk kendi düzenini kendi kurar!
Sokak Kızı İrma
Oyun bana aşkın düzen yıkıcı özelliğini tekrar anımsattı. Aşk, kadın veya erkeğin toplumun hangi kesiminden olduğuna bakmaksızın kendi düzenini kurdurmaya her zaman niyetlidir. Fahişe de olsanız, temiz kalpli bir delikanlı da, fakir de olsanız zengin de, aşk mevcut düzeni yıkmayı her zaman görev bilmiştir kendine. Aşk, hayatın kendine göre düzenlenmesini ister her zaman. Eğer ki aşık insanlar bu gerçeği anlamaz, aşkın imkansız olduğunu ve hayatın gerçekleri ile baş edemeyeceklerine inanırlarsa pılısını pırtısını toplar terk eder, gider.

Aşka ne kadar inanıyorsun?
Sanırım bu yüzden kural yıkıcıdır hep büyük aşklar. Romeo ve Juliet, Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin ve daha niceleri… Bu hikayeler aşkın ulaşılamaz olduğunda aşk olduğunu değil aşkın düzen yıkan yönüne, yani dünyayı insan sevgisinin değiştireceğine, dönüştüreceğine gönderme yaptıkları için efsane olmuşlardır.
İnsanların koyduğu ve sonra yine insanların kölesi olduğu kuralların, geleneklerin, ekonomik düzenin (para) ne kadar saçma olduğunu ve insana insanlığını yeniden hatırlatmak için insanı kısıtlayan, onu sadece yiyen, içen ve sıçan bir varlıktan öteye götürmeyen kuralların yıkılması gerektiğini anımsatmak için vardır aşk. Yani aşka bu yüzden dünyadaki hiçbir şeye benzemez. Bu yüzdendir ki diktatörler önce aşkı yasaklar. Kadın ve erkek aşk ile harmanlandığında bir atom bombasından daha yıkıcı olabilirler.

Aşk olmadan dönüşüm olmaz!
Haldun Dormen
Belki de buna inanmadığımız için, aşkın sahip olduğumuz düzeni yıkmasından korktuğumuz için şimdilerde aşık olamıyoruz ve gerçek aşka kavuşamıyoruz. Belki de bu yüzden devletimiz, demokrasimiz içimize sinmeyen bir yapaylıkta. Belki de bu yüzden değişimi ve dönüşümü gerçekleştiremiyoruz. Sevmesek de evli kalıyor, işe gidiyor ve içimize sinmeden oy veriyoruz. Yani düzenin değirmenine su taşımaya gönülsüzce devam ediyoruz. Aşk için mücadele gerekir ama sahip olduğun düzeni bırakıp yeni bir düzen kurmaya ve bu riske girmeye ne kadar gönüllüsün? Yani aşka ne kadar inanıyorsun?

Sokak Kızı İrma'nın hikayesi
Sokak Kızı İrma Foto
Efendim bunca lakırdıdan sonra gelelim oyunun konusuna. Tarlabaşında geçen Sokak Kızı İrma oyunu Efkarlılar Kahvesi sakinlerinin hikayelerini anlatır. Kahvenin sahibi (Emrah Eren) hikayenin anlatıcısıdır. Neler olup bittiğini oyun boyunca keyifli anlatımıyla seyirciye aktarır.
Fahişelik yaparak geçimini sağlayan İrma (Füruzan Aydın) mahallenin temiz kalpli çocuğu Çaylak Metin’e (Ragıp Savaş) aşık olur. Beraber İrma’nın evinde yaşamaya başlarlar ancak Çaylak Metin çok kıskançtır ve sevdiği kadının her gece başka erkeklerle birlikte olmasını kendine yediremez. Buna çözüm bulmak isteyen Çaylak Metin, Çetin adında kodoman bir adam rolüne bürünür ve İrma’yı dost edinir. Ona iltifatlarda bulunan Çetin rolündeki Çaylak Metin, İrma’nın Çetine gönlünün kaydığını hisseder.
Kıskançlıktan deliye dönen Çaylak Metin yarattığı karakter Çetin’i öldürür. Gazetelerde duyulan bu haber üzerine polis Çaylak Metin’i hapse atar. Çaresiz İrma olan bitenden habersizdir ve aynı zamanda hamiledir. Hapisaneden kaçan Çaylak Metin, yarattığı karakter Çetin rolüne bürünerek kendisinin ölmediğini ispat etmeye çalışır ve yorucu bir çabadan sonra bunu başarır. Sonunda İrma ile Çaylak Metin evlenir ve iki çocukları olur. Zaman zaman oyunun aksayan yönleri olsa da ikinci perdenin başlangıcındaki İrma’nın (Füruzan Aydın) şarkı performansı harikaydı. Ayrıca orkestra da müziği ile büyüledi. Tiyatronun bu klasik oyununu kaçırmayın derim, izlemesi keyifli bir oyun.

Sokak Kızı İrma oyunun geçmişi
Sokak Kızı İrma
Sokak Kızı İrma müzikleri Marguerite Monnot’a, öyküsü ise Alexandre Brefford’a ait bir Fransız oyunudur. Müzikalin öyküsü 1963 yılında film olmuş, yönetmenliğini Billy Wilder yapmış, başrollerde Jack Lemmon ve Shirley MacLaine oynamıştır.
Holdun Dormen tarafından Türk tiyatrosuna kazandırılan eser birebir çevrilmemiş ülkemize göre uyarlanmıştır.
1961'de Haldun Dormen tiyatrosunda sahnelenen Sokak Kızı İrma'daki rolüyle Gülriz Sururi en iyi kadın oyuncu olarak İlhan İskender Ödülü'nü kazanmış.

Bilet: Tam 6TL, Öğrenci 4 TL
Yazan ve Yöneten: Haldun Dormen
Dekor: Osman Şengezer
Kostüm: Sadık Kızılağaç
Işık: Yakup Çartık
Müzik Direktörü (Uyarlayan): Tolga Çebi
Müzik: Marguerite Monnot
Koreografi: Pınar Ataer
Oyuncular: Ragıp Savaş (Metin & Çetin), İrma (Füruzan Aydın), Anlatan (Emrah Eren), Çetin Etili (Titrek - Travesti Şebo), Doğacan Taşpınar (Jilet - Ordinaryus), Faruk Üstün (Patron Balyoz), Emre Koç (Racon-Tango Tahsin), Bulut Akkale (Balta - Entel Tevfik), Caner Tör (Fıtık - Fırıldak Veli), M. Batıkan Avcı (Tantana Cavit), Görkem Gönülşen (Çatlak Kadın)

Bir fahişenin gerçeküstü aşkı: Sokak Kızı İrma

Fahişe İrma ile Çaylak Metin’in aşkını konu alan Sokak Kızı İrma, aşkın düzen yıkan ve kendi düzenini kuran tarafına gönderme yapan komik, eğlenceli bir oyun. Aşkın gücüne hala inanlar için…

Bakırköy Belediye Tiyatroları
Bir fahişeye aşık olsaydınız ne olurdu? Onun için hapse girer, yaptığı işi bırakması için saplandığı bataklıktan çıkması için elinizden geleni yapar mıydınız? Kıskançlığınız sizi yiyip bitirirken erkeklik onurunuzu ayaklar altına alıp bir fahişeye aşık olur muydunuz? Ya siz bir fahişe olsaydınız ve canınızı riske atıp bir erkeğin sevgi sözcüklerine inanıp dünyaya karşı gelir miydiniz?
Haldun Dormen yönetimindeki Sokak Kızı İrma temiz kalpli bir delikanlının bir fahişeye olan aşkını komik, eğlenceli bir anlatımla sahneye taşıyor. Aşkın gücüne hala inanlar için seyredilesi bir oyun.

Aşk kendi düzenini kendi kurar!
Sokak Kızı İrma
Oyun bana aşkın düzen yıkıcı özelliğini tekrar anımsattı. Aşk, kadın veya erkeğin toplumun hangi kesiminden olduğuna bakmaksızın kendi düzenini kurdurmaya her zaman niyetlidir. Fahişe de olsanız, temiz kalpli bir delikanlı da, fakir de olsanız zengin de, aşk mevcut düzeni yıkmayı her zaman görev bilmiştir kendine. Aşk, hayatın kendine göre düzenlenmesini ister her zaman. Eğer ki aşık insanlar bu gerçeği anlamaz, aşkın imkansız olduğunu ve hayatın gerçekleri ile baş edemeyeceklerine inanırlarsa pılısını pırtısını toplar terk eder, gider.

Aşka ne kadar inanıyorsun?
Sanırım bu yüzden kural yıkıcıdır hep büyük aşklar. Romeo ve Juliet, Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin ve daha niceleri… Bu hikayeler aşkın ulaşılamaz olduğunda aşk olduğunu değil aşkın düzen yıkan yönüne, yani dünyayı insan sevgisinin değiştireceğine, dönüştüreceğine gönderme yaptıkları için efsane olmuşlardır.
İnsanların koyduğu ve sonra yine insanların kölesi olduğu kuralların, geleneklerin, ekonomik düzenin (para) ne kadar saçma olduğunu ve insana insanlığını yeniden hatırlatmak için insanı kısıtlayan, onu sadece yiyen, içen ve sıçan bir varlıktan öteye götürmeyen kuralların yıkılması gerektiğini anımsatmak için vardır aşk. Yani aşka bu yüzden dünyadaki hiçbir şeye benzemez. Bu yüzdendir ki diktatörler önce aşkı yasaklar. Kadın ve erkek aşk ile harmanlandığında bir atom bombasından daha yıkıcı olabilirler.

Aşk olmadan dönüşüm olmaz!
Haldun Dormen
Belki de buna inanmadığımız için, aşkın sahip olduğumuz düzeni yıkmasından korktuğumuz için şimdilerde aşık olamıyoruz ve gerçek aşka kavuşamıyoruz. Belki de bu yüzden devletimiz, demokrasimiz içimize sinmeyen bir yapaylıkta. Belki de bu yüzden değişimi ve dönüşümü gerçekleştiremiyoruz. Sevmesek de evli kalıyor, işe gidiyor ve içimize sinmeden oy veriyoruz. Yani düzenin değirmenine su taşımaya gönülsüzce devam ediyoruz. Aşk için mücadele gerekir ama sahip olduğun düzeni bırakıp yeni bir düzen kurmaya ve bu riske girmeye ne kadar gönüllüsün? Yani aşka ne kadar inanıyorsun?

Sokak Kızı İrma'nın hikayesi
Sokak Kızı İrma Foto
Efendim bunca lakırdıdan sonra gelelim oyunun konusuna. Tarlabaşında geçen Sokak Kızı İrma oyunu Efkarlılar Kahvesi sakinlerinin hikayelerini anlatır. Kahvenin sahibi (Emrah Eren) hikayenin anlatıcısıdır. Neler olup bittiğini oyun boyunca keyifli anlatımıyla seyirciye aktarır.
Fahişelik yaparak geçimini sağlayan İrma (Füruzan Aydın) mahallenin temiz kalpli çocuğu Çaylak Metin’e (Ragıp Savaş) aşık olur. Beraber İrma’nın evinde yaşamaya başlarlar ancak Çaylak Metin çok kıskançtır ve sevdiği kadının her gece başka erkeklerle birlikte olmasını kendine yediremez. Buna çözüm bulmak isteyen Çaylak Metin, Çetin adında kodoman bir adam rolüne bürünür ve İrma’yı dost edinir. Ona iltifatlarda bulunan Çetin rolündeki Çaylak Metin, İrma’nın Çetine gönlünün kaydığını hisseder.
Kıskançlıktan deliye dönen Çaylak Metin yarattığı karakter Çetin’i öldürür. Gazetelerde duyulan bu haber üzerine polis Çaylak Metin’i hapse atar. Çaresiz İrma olan bitenden habersizdir ve aynı zamanda hamiledir. Hapisaneden kaçan Çaylak Metin, yarattığı karakter Çetin rolüne bürünerek kendisinin ölmediğini ispat etmeye çalışır ve yorucu bir çabadan sonra bunu başarır. Sonunda İrma ile Çaylak Metin evlenir ve iki çocukları olur. Zaman zaman oyunun aksayan yönleri olsa da ikinci perdenin başlangıcındaki İrma’nın (Füruzan Aydın) şarkı performansı harikaydı. Ayrıca orkestra da müziği ile büyüledi. Tiyatronun bu klasik oyununu kaçırmayın derim, izlemesi keyifli bir oyun.

Sokak Kızı İrma oyunun geçmişi
Sokak Kızı İrma
Sokak Kızı İrma müzikleri Marguerite Monnot’a, öyküsü ise Alexandre Brefford’a ait bir Fransız oyunudur. Müzikalin öyküsü 1963 yılında film olmuş, yönetmenliğini Billy Wilder yapmış, başrollerde Jack Lemmon ve Shirley MacLaine oynamıştır.
Holdun Dormen tarafından Türk tiyatrosuna kazandırılan eser birebir çevrilmemiş ülkemize göre uyarlanmıştır.
1961'de Haldun Dormen tiyatrosunda sahnelenen Sokak Kızı İrma'daki rolüyle Gülriz Sururi en iyi kadın oyuncu olarak İlhan İskender Ödülü'nü kazanmış.

Bilet: Tam 6TL, Öğrenci 4 TL
Yazan ve Yöneten: Haldun Dormen
Dekor: Osman Şengezer
Kostüm: Sadık Kızılağaç
Işık: Yakup Çartık
Müzik Direktörü (Uyarlayan): Tolga Çebi
Müzik: Marguerite Monnot
Koreografi: Pınar Ataer
Oyuncular: Ragıp Savaş (Metin & Çetin), İrma (Füruzan Aydın), Anlatan (Emrah Eren), Çetin Etili (Titrek - Travesti Şebo), Doğacan Taşpınar (Jilet - Ordinaryus), Faruk Üstün (Patron Balyoz), Emre Koç (Racon-Tango Tahsin), Bulut Akkale (Balta - Entel Tevfik), Caner Tör (Fıtık - Fırıldak Veli), M. Batıkan Avcı (Tantana Cavit), Görkem Gönülşen (Çatlak Kadın)

14 Şubat 2014 Cuma

Usta yazar Aziz Nesin’in dört kısa oyununu bir araya getiren Azizce’de alıştığımız Aziz Nesin mizahı ve eleştirisinin yanı sıra günümüzün politik gündemine ilişkin de küçük dokundurmalar yer alıyor.
Aziz Nesin dört kısa oyun

Bakırköy Belediye Tiyatrosu
Yunus Emre Kültür Merkezi’nde sahnelenen Azizce oyununda Aziz Nesin’in Bir İnsanın Başı Üzerine Üç Sesli Üzünç, Bir Kadın İçin Düet, Yaşasın Kavuniçi ve Sen Gara Değilsin adlı 4 kısa oyunu yer alıyor. Tipik Aziz Nesin mizahı ve eleştirisini görebileceğiniz oyunlarda günümüzün politik gündemine atıfta bulunan küçük göndermeler yer alıyor.

Bir İnsanın Başı Üzerine Üç Sesli Üzünç
Aranan bir kaçak, bir polis ve iki kolu da olmayan bir muhbirin hikayesi. Kaçak kaçmaktan yorulmuş, çaresiz ölmek istiyor ama kendini öldüremiyor. Polis hayatında askerlik hariç hiç adam öldürmemiş. Sorumluluğundaki bölgede kaçakla karşılaşan polis onun gitmesini ister. Kaçak polisten onu öldürmesini, başına konan ödülün yarısını kendisine yarısını da kendi ailesine vermesini ister ama polis bunu yapamaz. Polis ile kaçak arasında geçen diyaloglarda insana ve şartlara ilişkin toplumsal içerikli göndermeler yer alıyor.
Uzaktan kolsuz muhbirin geldiğini gören polis kaçağa saklanmasını söyler. İşinde iyi olan muhbir durumdan işkinlenir. Tam bir fırsatçı olan muhbir toplumdaki leş yiyicilerin temsilcisi gibidir adeta. Sonra muhbir kaçağı görür, polisi kaçağı kolladığı için ihbar edeceğini söyler. Kaçak muhbire polis kaçağa silahını doğrultur. Tam bir Meksika açmazı (iki ya da daha fazla kişinin birbirine silah doğrultma anı) yaşanır ve….

Bir Kadın İçin Düet
Sahnede iki kadın vardır. Biri bir yıl önce ölmüş bir heykel sanatçısının karısı diğeri de onun metresidir. Kadın her akşam saat 11.00’de kocasının onu ziyarete geldiğini söyler. Kadın ilk başta inanmaz ama sonra bu ziyareti didiklemeye başlar. Ölen adamın üzerinden geçen evlilik, aşk ve kadınlar konulu sohbette birbirlerini tanımaya başlarlar. Açıkça söylemek gerekirse ben ve diğer seyirciler dahil oyunu pek anlayamadık J

Yaşasın Kavuniçi
Yaşasın Kavuniçi
Tipik bir Aziz Nesin oyunu olduğunu söyleyebilirim. Toplumun menfaatçi tarafını bir aile, evlenecek bir kız ve o aileye damat olacak bakan adayı milletvekili adam üzerinden anlatıyor. Kadın erkek ilişkilerinden evliliklere, politik olayların gelişimine göre insanların pozisyon değiştirmesinden fırsatçılığın insan ruhundaki çirkinliğine kadar pek çok toplumsal eleştiri güzel bir şekilde betimlenmiş.
Damat adayı akşam yemeği için kızın ailesine konuk olur. Aile adamın bakan adayı olması nedeniyle çok mutludur. Apolitik anne, kendi menfaatinden başka bir şey düşünmeyen bir kız ve ezik baba kızlarının istikbalini makam ve mevkiye bağlamışlardır.
Ancak ortalıkta hükümet darbesi olacağına dair söylentiler dolaşmaktadır. Darbe olursa kızlarını evlendirmekten vazgeçmek isteyen aile iki arada bir derededir. Yemek esnasında televizyondan (ki televizyon sahnenin üst kısmında küçük bir kovukta yer alan spiker – oyuncun performansı harikaydı) bakanın istifa haberi, darbe haberi ve hükümetin darbeyi bertaraf ettiği haberler sırayla anons edilir. İşte bu durum değişikliğine göre aile ve kızı damat adayını bir seviyor, bir reddediyordu. Kavuniçi ise bir duvar renginden başka bir şey değil, kızın damadı reddetmek için kullandığı çok önemsiz bir ayrıntı. Ama oyunun kilit taşı konumunda.

Sen Gara Değilsin
Sen Gara Değilsin
Kahramanlar gerçekten bizim bildiğimiz gibiler mi? Anıtları, heykelleri, haklarında yazılmış insanüstü efsaneler doğru mu? İşte bu soruların cevabını “Sen Gara Değilsin” oyununda alabilirsiniz. Yumtaburlu bir savaş kahramanı olan ve gazetelerde yaptığı kahramanlıklar çarşaf çarşaf yayınlanan, ancak öldüğü açıklanan Gara anısına yapılan bir heykelin açılışında konuşan belediye başkanı Gara’nın kahramanlıklarını tek tek sıralar. Sonra şehrin adını değiştirdiklerini ve ismini Garamur yaptıklarını ilan eder.
Velhasıl açılış biter ve şehrin belediye başkanı ile gizli polis teşkilatının başkanı sohbete başlar. Bu esnada üstü başı yırtık pırtık sefil bir adamın yeni açılan Gara’nın heykeline işerken yakalarlar. İşeyen adam öldüğü söylnen Gara’dır. Gara ne kadar üçkağıtçı, şerefsiz ve tabansız olduğunu tek tek anlatır. Telaşlanan belediye başkanı ve polis teşkilatının başkanı ona rüşvet vererek şehirden göndermek isterler. Onu Gara olmasını ikna ettiklerini düşünürler ama başaramazlar. Oyunun sonunda Gara’nın işini bitirmekten başka çare kalmamıştır. Yani gerçek Gara ölür ama kahraman Gara gönüllerde, zihinlerde yaşamaya devam eder.

Aziz Nesin Sahnede
Oyunun sonunda Aziz Nesin’in portresi alkışlarla sahnede yer aldı. Bunun yanında Muhsin Ertuğrul ile başından geçen bir olayı anlatan sözleri sahneye yansıtıldı. Bu olayda genç Aziz oyuncu olmak için bir gün Muhsin Ertuğrul’a gider ama kabul görmez. Bunun üzerine şu sözü söyler: “Ne zaman yüzüme bir kapı kapansa dişlerimi sıkarım –Ben bu kapıyı açacağım- derim.” Yıllar sonra söylediğini yapar Aziz Nesin ve tiyatronun kapıları ona açılmıştır.

Yazan: Aziz Nesin
Yöneten: Murat Karasu
Kostüm: Sadık Kızılağaç
Dekor: Ali Yenel
Işık: Yakup Çartık
Reji Asistanı: Ercan Koçak
Oyuncular: Münir Akça, Şirin Asutay, Doğacan Taşpınar, Yunus Emre Kılınç, Gülru Pekdemir, Ercan Koçak.
Yer: Yunus Emre Kültür Merkezi (Ataköy)
Bilet: Tam 6 TL, İndirimli 4 TL.

Aziz Nesin'den 4 kısa oyun bir arada: Azizce

Usta yazar Aziz Nesin’in dört kısa oyununu bir araya getiren Azizce’de alıştığımız Aziz Nesin mizahı ve eleştirisinin yanı sıra günümüzün politik gündemine ilişkin de küçük dokundurmalar yer alıyor.
Aziz Nesin dört kısa oyun

Bakırköy Belediye Tiyatrosu
Yunus Emre Kültür Merkezi’nde sahnelenen Azizce oyununda Aziz Nesin’in Bir İnsanın Başı Üzerine Üç Sesli Üzünç, Bir Kadın İçin Düet, Yaşasın Kavuniçi ve Sen Gara Değilsin adlı 4 kısa oyunu yer alıyor. Tipik Aziz Nesin mizahı ve eleştirisini görebileceğiniz oyunlarda günümüzün politik gündemine atıfta bulunan küçük göndermeler yer alıyor.

Bir İnsanın Başı Üzerine Üç Sesli Üzünç
Aranan bir kaçak, bir polis ve iki kolu da olmayan bir muhbirin hikayesi. Kaçak kaçmaktan yorulmuş, çaresiz ölmek istiyor ama kendini öldüremiyor. Polis hayatında askerlik hariç hiç adam öldürmemiş. Sorumluluğundaki bölgede kaçakla karşılaşan polis onun gitmesini ister. Kaçak polisten onu öldürmesini, başına konan ödülün yarısını kendisine yarısını da kendi ailesine vermesini ister ama polis bunu yapamaz. Polis ile kaçak arasında geçen diyaloglarda insana ve şartlara ilişkin toplumsal içerikli göndermeler yer alıyor.
Uzaktan kolsuz muhbirin geldiğini gören polis kaçağa saklanmasını söyler. İşinde iyi olan muhbir durumdan işkinlenir. Tam bir fırsatçı olan muhbir toplumdaki leş yiyicilerin temsilcisi gibidir adeta. Sonra muhbir kaçağı görür, polisi kaçağı kolladığı için ihbar edeceğini söyler. Kaçak muhbire polis kaçağa silahını doğrultur. Tam bir Meksika açmazı (iki ya da daha fazla kişinin birbirine silah doğrultma anı) yaşanır ve….

Bir Kadın İçin Düet
Sahnede iki kadın vardır. Biri bir yıl önce ölmüş bir heykel sanatçısının karısı diğeri de onun metresidir. Kadın her akşam saat 11.00’de kocasının onu ziyarete geldiğini söyler. Kadın ilk başta inanmaz ama sonra bu ziyareti didiklemeye başlar. Ölen adamın üzerinden geçen evlilik, aşk ve kadınlar konulu sohbette birbirlerini tanımaya başlarlar. Açıkça söylemek gerekirse ben ve diğer seyirciler dahil oyunu pek anlayamadık J

Yaşasın Kavuniçi
Yaşasın Kavuniçi
Tipik bir Aziz Nesin oyunu olduğunu söyleyebilirim. Toplumun menfaatçi tarafını bir aile, evlenecek bir kız ve o aileye damat olacak bakan adayı milletvekili adam üzerinden anlatıyor. Kadın erkek ilişkilerinden evliliklere, politik olayların gelişimine göre insanların pozisyon değiştirmesinden fırsatçılığın insan ruhundaki çirkinliğine kadar pek çok toplumsal eleştiri güzel bir şekilde betimlenmiş.
Damat adayı akşam yemeği için kızın ailesine konuk olur. Aile adamın bakan adayı olması nedeniyle çok mutludur. Apolitik anne, kendi menfaatinden başka bir şey düşünmeyen bir kız ve ezik baba kızlarının istikbalini makam ve mevkiye bağlamışlardır.
Ancak ortalıkta hükümet darbesi olacağına dair söylentiler dolaşmaktadır. Darbe olursa kızlarını evlendirmekten vazgeçmek isteyen aile iki arada bir derededir. Yemek esnasında televizyondan (ki televizyon sahnenin üst kısmında küçük bir kovukta yer alan spiker – oyuncun performansı harikaydı) bakanın istifa haberi, darbe haberi ve hükümetin darbeyi bertaraf ettiği haberler sırayla anons edilir. İşte bu durum değişikliğine göre aile ve kızı damat adayını bir seviyor, bir reddediyordu. Kavuniçi ise bir duvar renginden başka bir şey değil, kızın damadı reddetmek için kullandığı çok önemsiz bir ayrıntı. Ama oyunun kilit taşı konumunda.

Sen Gara Değilsin
Sen Gara Değilsin
Kahramanlar gerçekten bizim bildiğimiz gibiler mi? Anıtları, heykelleri, haklarında yazılmış insanüstü efsaneler doğru mu? İşte bu soruların cevabını “Sen Gara Değilsin” oyununda alabilirsiniz. Yumtaburlu bir savaş kahramanı olan ve gazetelerde yaptığı kahramanlıklar çarşaf çarşaf yayınlanan, ancak öldüğü açıklanan Gara anısına yapılan bir heykelin açılışında konuşan belediye başkanı Gara’nın kahramanlıklarını tek tek sıralar. Sonra şehrin adını değiştirdiklerini ve ismini Garamur yaptıklarını ilan eder.
Velhasıl açılış biter ve şehrin belediye başkanı ile gizli polis teşkilatının başkanı sohbete başlar. Bu esnada üstü başı yırtık pırtık sefil bir adamın yeni açılan Gara’nın heykeline işerken yakalarlar. İşeyen adam öldüğü söylnen Gara’dır. Gara ne kadar üçkağıtçı, şerefsiz ve tabansız olduğunu tek tek anlatır. Telaşlanan belediye başkanı ve polis teşkilatının başkanı ona rüşvet vererek şehirden göndermek isterler. Onu Gara olmasını ikna ettiklerini düşünürler ama başaramazlar. Oyunun sonunda Gara’nın işini bitirmekten başka çare kalmamıştır. Yani gerçek Gara ölür ama kahraman Gara gönüllerde, zihinlerde yaşamaya devam eder.

Aziz Nesin Sahnede
Oyunun sonunda Aziz Nesin’in portresi alkışlarla sahnede yer aldı. Bunun yanında Muhsin Ertuğrul ile başından geçen bir olayı anlatan sözleri sahneye yansıtıldı. Bu olayda genç Aziz oyuncu olmak için bir gün Muhsin Ertuğrul’a gider ama kabul görmez. Bunun üzerine şu sözü söyler: “Ne zaman yüzüme bir kapı kapansa dişlerimi sıkarım –Ben bu kapıyı açacağım- derim.” Yıllar sonra söylediğini yapar Aziz Nesin ve tiyatronun kapıları ona açılmıştır.

Yazan: Aziz Nesin
Yöneten: Murat Karasu
Kostüm: Sadık Kızılağaç
Dekor: Ali Yenel
Işık: Yakup Çartık
Reji Asistanı: Ercan Koçak
Oyuncular: Münir Akça, Şirin Asutay, Doğacan Taşpınar, Yunus Emre Kılınç, Gülru Pekdemir, Ercan Koçak.
Yer: Yunus Emre Kültür Merkezi (Ataköy)
Bilet: Tam 6 TL, İndirimli 4 TL.

10 Şubat 2014 Pazartesi

Osmanlı döneminden kalma bir baruthanenin tiyatro binasına dönüştürülmesiyle hayat bulan Bakırköy Belediye Tiyatroları kaliteli oyun ve oyuncularıyla Türk tiyatrosuna hizmet ediyor. Bahçesindeki asırlık (Mart 1635) sakız ağacını görmeden gitmeyin!

Yunus Emre Kültür Merkezi
Bakırköy Belediye Tiyatrolarının sahnelerini barındıran ve 1699 yılında baruthane olarak inşa edilen Yunus Emre Kültür Merkezi 1991 yılından bu yana perdelerini seyircileri için açıyor. Kültür merkezi içinde Müşfik Kenter ve Turhan Tuzcu’nun adını taşıyan iki sahne yer almaktadır.
Kurulduğu yıllardaki (1991) sanat yönetmeni Zeliha Berksoy’du. 1997 yılında görevi Müşfik Kenter devraldı ve vefatına kadar sürdürdü. Bu yıllar içerisinde Ragıp Savaş, Emre Kınay, Levent Tülek, Alican Yücesoy, Münir Akça gibi önemli oyuncular tiyatronun çeşitli oyunlarında yer aldı. Pek çok oyununu seyrettiğim tiyatronun bahçesinde otururken Haldun Dormen’i görürseniz şaşırmayın.

Özel tiyatroların oyunları da sahneleniyor!
Bakırköy Belediye Tiyatroları bünyesinde yer alan oyunlar dışında başka tiyatroların da oyunları sahneleniyor, yani özel tiyatroları ayağınıza kadar getiriyor. Oyuna gelen seyirciler otoparktan ücretsiz yararlanabilmektedir. Bahçesindeki Mart 1635 yılında dikilen asırlık sakız ağacını görmeden gitmeyin.
Kısacası tiyatro izlemek için tercih edeceğiniz ve oyunlarından keyif alacağınız bir yerdir. Oyundan önce bahçesinde yer alan cafesinde sıcak bir çay içmeyi ihmal etmeyin.

Yer: Yunus Emre Kültür Merkezi (Ataköy 9. Kısım)
Bilet fiyatları: Tam 6 TL, İndirimli 4 TL
Otopark: Ücretsiz
Gişe: (0 212) 661 38 94 – 95
Web adresi: bbt.bakirkoy.bel.tr

Asırlık bir ağaç, yapı ve sanat iç içe

Osmanlı döneminden kalma bir baruthanenin tiyatro binasına dönüştürülmesiyle hayat bulan Bakırköy Belediye Tiyatroları kaliteli oyun ve oyuncularıyla Türk tiyatrosuna hizmet ediyor. Bahçesindeki asırlık (Mart 1635) sakız ağacını görmeden gitmeyin!

Yunus Emre Kültür Merkezi
Bakırköy Belediye Tiyatrolarının sahnelerini barındıran ve 1699 yılında baruthane olarak inşa edilen Yunus Emre Kültür Merkezi 1991 yılından bu yana perdelerini seyircileri için açıyor. Kültür merkezi içinde Müşfik Kenter ve Turhan Tuzcu’nun adını taşıyan iki sahne yer almaktadır.
Kurulduğu yıllardaki (1991) sanat yönetmeni Zeliha Berksoy’du. 1997 yılında görevi Müşfik Kenter devraldı ve vefatına kadar sürdürdü. Bu yıllar içerisinde Ragıp Savaş, Emre Kınay, Levent Tülek, Alican Yücesoy, Münir Akça gibi önemli oyuncular tiyatronun çeşitli oyunlarında yer aldı. Pek çok oyununu seyrettiğim tiyatronun bahçesinde otururken Haldun Dormen’i görürseniz şaşırmayın.

Özel tiyatroların oyunları da sahneleniyor!
Bakırköy Belediye Tiyatroları bünyesinde yer alan oyunlar dışında başka tiyatroların da oyunları sahneleniyor, yani özel tiyatroları ayağınıza kadar getiriyor. Oyuna gelen seyirciler otoparktan ücretsiz yararlanabilmektedir. Bahçesindeki Mart 1635 yılında dikilen asırlık sakız ağacını görmeden gitmeyin.
Kısacası tiyatro izlemek için tercih edeceğiniz ve oyunlarından keyif alacağınız bir yerdir. Oyundan önce bahçesinde yer alan cafesinde sıcak bir çay içmeyi ihmal etmeyin.

Yer: Yunus Emre Kültür Merkezi (Ataköy 9. Kısım)
Bilet fiyatları: Tam 6 TL, İndirimli 4 TL
Otopark: Ücretsiz
Gişe: (0 212) 661 38 94 – 95
Web adresi: bbt.bakirkoy.bel.tr

1 Şubat 2014 Cumartesi

İstanbul sahnelerinde az sayıda müzikalden biri olan 2012 yılında Afife Jale Tiyatro Ödülleri’nde yılın en başarılı sahne müziği ödülünü kazanan Külhanbeyli Müzikali, keyifli şarkıları ve hiç eksik olmayan kahkahası dikkat çekiyor.
Bakırköy Belediye Tiyatroları Külhanbeyli Müzikali
Ülkü Ayvaz’ın yazdığı, Kemal Başar’ın yönettiği ve Bakırköy Belediye Tiyatroları’nda sahnelenen Külhanbeyli Müzikali bu güne kadar izlediğim en keyifli ve kahkahası hiç eksik olmayan müzikallerin başında geliyor. 60 kişilik dev bir kadronun sahne performansı görülmeye değer.
Osmanlı İmparatorluğu’nun en tartışmalı dönemlerinden biri olan II. Abdülhamit dönemini tulumbacıların hikayesi üzerinden veren oyunda çürümüş zihniyetin ve vurguncu anlayışın topluma verdiği zararı hissettirmeden ama anlamlı bir şekilde güldürerek anlatıyor.

İyi ve kötü karşı karşıya
İki tulumbacı grubu olan Kadırgalılarla Çeşmemeydanlıların birbirleriyle çekişmesi, birinin devlet tarafını tutması, diğerinin her yangına koşturması, iyi ile kötünün, fırsatçı ile iyi insanın çekişmesini anlatıyor. Hemen hemen her oyunda olduğu gibi bu oyunda da elbette aşk var. Kadırgalı kadın Tulumbacı Deli Behiye (Defne Şener Günay) ile Çeşmemeydanlı Çiroz Ali’nin (Tugay Mercan) imkansız aşkı oyuna renk katıyor.

Oyunda neler var?
Oyunu seyretmek isteyenlerin hevesini kaçırmamak için küçük bir ipucu vermek istiyorum, oyunu seyrettikten sonra aklınızda kalacak tek bir kelime olacak: Sigorta. Elbette telafuzu ile birlikte. Oyunun diğer dikkat çeken iki öğesinden bahsetmek istiyorum, ilki bazı oyuncuların seyirciyle etkileşime geçmesi. Kimi zaman elinde bir kağıtla bir oyuncu seyircilerin içerisine karışıyor kimi zaman da bazı oyuncular sahneyi seyircilerin arasında terk ediyor. Özellikle tulumbacıların ellerinde tulumbalarla seyircilerin arasından geçerek, nara atarak sahneyi terk etmesi çok dikkat çekici.

Osmanlı döneminde rock!
Ayrıca Osmanlının son döneminde geçen bir oyunda bir rock şarkısı eşliğinde tulumbacıların dans etmesi inanılmazdı. Uzun lafın kısası çok keyif aldığım ve sizin de keyif alacağınıza inandığım bu müzikali mutlaka seyretmenizi öneririm.

Yer: Bakırköy Belediye Tiyatroları Yunus Emre Kültür Merkezi Sahnesi
Bilet: Tam 6TL, Öğrenci 4 TL


Müzik, kahkaha ve Külhanbeyli Müzikali

İstanbul sahnelerinde az sayıda müzikalden biri olan 2012 yılında Afife Jale Tiyatro Ödülleri’nde yılın en başarılı sahne müziği ödülünü kazanan Külhanbeyli Müzikali, keyifli şarkıları ve hiç eksik olmayan kahkahası dikkat çekiyor.
Bakırköy Belediye Tiyatroları Külhanbeyli Müzikali
Ülkü Ayvaz’ın yazdığı, Kemal Başar’ın yönettiği ve Bakırköy Belediye Tiyatroları’nda sahnelenen Külhanbeyli Müzikali bu güne kadar izlediğim en keyifli ve kahkahası hiç eksik olmayan müzikallerin başında geliyor. 60 kişilik dev bir kadronun sahne performansı görülmeye değer.
Osmanlı İmparatorluğu’nun en tartışmalı dönemlerinden biri olan II. Abdülhamit dönemini tulumbacıların hikayesi üzerinden veren oyunda çürümüş zihniyetin ve vurguncu anlayışın topluma verdiği zararı hissettirmeden ama anlamlı bir şekilde güldürerek anlatıyor.

İyi ve kötü karşı karşıya
İki tulumbacı grubu olan Kadırgalılarla Çeşmemeydanlıların birbirleriyle çekişmesi, birinin devlet tarafını tutması, diğerinin her yangına koşturması, iyi ile kötünün, fırsatçı ile iyi insanın çekişmesini anlatıyor. Hemen hemen her oyunda olduğu gibi bu oyunda da elbette aşk var. Kadırgalı kadın Tulumbacı Deli Behiye (Defne Şener Günay) ile Çeşmemeydanlı Çiroz Ali’nin (Tugay Mercan) imkansız aşkı oyuna renk katıyor.

Oyunda neler var?
Oyunu seyretmek isteyenlerin hevesini kaçırmamak için küçük bir ipucu vermek istiyorum, oyunu seyrettikten sonra aklınızda kalacak tek bir kelime olacak: Sigorta. Elbette telafuzu ile birlikte. Oyunun diğer dikkat çeken iki öğesinden bahsetmek istiyorum, ilki bazı oyuncuların seyirciyle etkileşime geçmesi. Kimi zaman elinde bir kağıtla bir oyuncu seyircilerin içerisine karışıyor kimi zaman da bazı oyuncular sahneyi seyircilerin arasında terk ediyor. Özellikle tulumbacıların ellerinde tulumbalarla seyircilerin arasından geçerek, nara atarak sahneyi terk etmesi çok dikkat çekici.

Osmanlı döneminde rock!
Ayrıca Osmanlının son döneminde geçen bir oyunda bir rock şarkısı eşliğinde tulumbacıların dans etmesi inanılmazdı. Uzun lafın kısası çok keyif aldığım ve sizin de keyif alacağınıza inandığım bu müzikali mutlaka seyretmenizi öneririm.

Yer: Bakırköy Belediye Tiyatroları Yunus Emre Kültür Merkezi Sahnesi
Bilet: Tam 6TL, Öğrenci 4 TL